[email protected]

   Beş yıllık bir yerel yönetim sürecinin daha sonuna doğru geliyoruz. Türkiye toplumu bu sürecin sonunda tekrar sandıklara giderek mevcut başkanlara ya yeniden vize verecek ya da vize vermeyerek yeni bir başkan ve yönetici grubunu seçerek hizmet bekleyecektir.
   
    Bu durum bütün Türkiye için geçerli iken bizler doğal olarak kendi bölgemiz ve şehrimizdeki yerel yöneticilik anlayışı ve bu yeni anlayışı harekete geçirecek yöneticilerin kimler olabileceğini tartışmaya başladık.
      İskenderun, Arsuz ve tabii ki Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlık koltukları çok önemsediğimiz koltuklar. Bu koltuklara kimler oturacak? Bu koltuklara oturacak insanların etrafındaki diğer kadrolar, birlikte çalışacakları meclisteki grup arkadaşları o kadar önem arz ediyor ki, şahsen ben şehri yönetmeye kalkışan bütün aday ve ekiplerinin, iyice sorgulanması gerektiğine inananlardanım. Çünkü alt kadrolar beceriksiz ve kötü niyet çerçevesinde çıkar peşindelerse, yukardaki adam ne kadar ahlaklı, dürüst ve kaliteli olursa olsun,  seçmenin gözünde o da onlar gibi kötü olarak değerlendirilir ve eleştirilir.
     Bahsettiğim Belediyelerin mevcut yönetimlerinin hayatlarımıza ne kadar yaşam kalitesi getirdiği tartışmaya açık. Yaptıkları ve bahanelere sığınarak yapamadıkları ortada. Eleştirilecek ve tartışılacak o kadar çok konu var ki; bunları bu köşeye sığdırmak imkansız.
     Yeni dönem içinse hazırlıklar başlamış durumda. “Ben bu işi mevcut belediye başkanından daha iyi yaparım.” diyenler, yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Bizler de doğal olarak bu arkadaşların kapasitelerini sorgulamaya başladık.
     Hem İskenderun hem Arsuz hem de Hatay B.B Başkanlıklarına şimdilik aday adayı, daha sonra aday olacak arkadaşların depremlerden, sellerden, deniz taşmalarından çıkmış, alt ve üstyapıları yok olmuş,  
korkunç problemli şehirlere bu kadar yüreklice talip olmaları ilginç! Demek ki bu sorunların üstesinden rahatça geleceklerini düşünüyorlar.
     Enkazlar dahi kalkmamışken, çöken altyapı, yok olan üstyapı ortadayken, hangi hizmeti nasıl yürütebilecekleri gerçekten kafa karıştırıyor. Hele mevcut belediye bütçeleri ile bu işin altından kalkmak imkansızken, Ankara’nın desteği olmaksızın nasıl bir alternatif planlarının olacağını da umarım biliyorlardır. 
      Tabii ki herkesin bir yerlere aday olma hakkı vardır. Buna kimse bir şey diyemez; ama bu adayların kapasitelerini, kurmayı düşündükleri kadroları ve etraflarında kümelenen yakın grupların bizler tarafından sorgulanması da gayet doğaldır.
      Bence bu seçimde sadece adaylar değil, adayların kadroları da çok daha önem arz edecek. Her yanıyla çökmüş kentleri bir kişinin ağzına bakarak tekrar ayağa kaldırmak mümkün değildir.
        Seçim öncesi bu süreci çok dikkatlice takip edeceğiz. Kimin bu görevler için en iyisi olduğunu da kısa bir süre içerisinde hep birlikte göreceğiz. 
        Umarım karar vericiler aday adaylarını incelerken yukarıda belirttiğimiz hususları göz ardı etmez ve bu şehirlerin başına aklı selim, çalışkan,üretken ve idealist insanları aday olarak belirlerler.