VENEZUELA VE EMPERYALİZM

Tam bağımsızlığını 1830 yılında kazanan Venezuela kurulduğu günden zamanımıza kadar birçok siyasi, askeri ve ekonomik krizlerle gündeme gelmiştir. Sahip olduğu büyük petrol rezervi Latin Amerikan ülkeleri arasında önemli bir aktör olmasına vesile olmuştur. Petrolle birlikte demir, aylın, kahve ve pirinç üretimi oldukça yüksektir. Takribi 25 milyon nüfusu olan ülkede kişi başı milli gelir 3500. dolar olup 1 milyon kilo metre karelik bir yüz ölçümüne sahiptir.

 

Ekonomik ve siyasi istikrara tam manasıyla bir türlü kavuşamayan ülke sosyalist lider Hugo Chavez tarafından yıllarca yönetildi ve onun ölümünden sonra Nicolas Maduro 14 Nisan 2013 devlet başkanlığı seçimini kazanarak iş başına geçti. Petrol kazancının kalıcı ve rantbıl yatırımlara yönlendirilememesi, işsizlik, açlık ve iskan konularında büyük handikabların oluşmasına sebebiyet verdi. OPEC raporlarına göre dünya toplam petrol rezervinin yüzde 25’i bu ülkenin topraklarındadır. İşte bu büyük lokma emperyalistlerin iştahını kabartmaya yetmiştir. Uluslararası sömürü yanlıları başta Amerika olmak üzere Venezuela’da orduyu darbe yapmaya davet ederek sözüm ona demokrasi havariliğine soyundular. Hak ve hukuk tanımayan, halka asla acımayan, insana değer vermeyen sadece menfaatinin hesabını yapan bu eli kanlı devletler aslında dünyadaki tüm kötülüklerin müsebbibidirler.

 

Şayet Afrika’nın kaderi kara olmuşsa, yıllardır bu kıtanın zenginliklerini yağmalayan Avrupa suçlu değil de biz mi suçluyuz? Nikel, Kadmiyum, altın, kömür, elmas ve petrol dolarları Avrupa’ya akarken, dünya nimetlerinden mahrum bırakılan Afrikalı çocuklar açlıktan ölüyorsa hangi medeniyetten hangi insan hakkından bahsediyorsunuz. Uyguladığınız ekonomik baskı ve hırsızlıklar yetmiyor gibi oluşturduğunuz terör örgütleriyle masum halka nefes aldırmıyorsunuz.

 

Birinci dünya savaşını Osmanlı topraklarındaki yer altı zenginliklerini yağmalamak için çıkardınız, milyonlarca insan öldü dönüp bakmadınız. Biz imparatorluğu kaybettik, insanlık kaybetti sadece emperyalizm kazandı. Ta o zamandan beri orta doğudan çıkmadınız. Elde ettiğiniz gelirin bir damlasını bile bölge halkına nasip ettirmediniz. Hala kan, göz yaşı ve ateş pompalıyorsunuz. Hain işbirlikçilerle çol çocuk demeden insan ırkının her çeşidini 1 varil petrol için yok ediyorsunuz. Bu barbar ve vahşi uygulama nereye kadar devam edebilir. Dünya adaletten yoksun olarak ne zamana kadar yörüngesinde kalabilir bilemiyoruz.

 

Düzmece olaylar tertipleyerek Afganistan’ı işgal edip esrar tarlalarına el koyup kendileri işletmeye başladılar. Doğu Türkistan’ın tüm zenginliklerini yağmalayan Çin, dünyanın en büyük hapishanesini kurdu ve soydaşlarımıza çilenin en büyüğünü çektiriyor. Kimsenin çıtı çıkmıyor, çıkaramıyor çünkü güç zalimin elinde…

 

Tarihte olduğu gibi zamanımızda da Türkiye zülmun karşısında durmaya devam edecektir. Kıbrıs’ta Makarios’a ‘biz dur’ dedik. Saddam’ın zulmünden kaçan Kürtlere ‘biz kucak’ açtık. Çok büyük bir maddi bedel ödememize rağmen Suriye halkını yok olmaktan ‘biz kurtardık’ emperyalist uşaklarına Afrin’de dersini biz verdik. Keza Venezuela konusunda da onların köklerinin bağlı olduğu İspanya onları satsa bile biz satmadan Venezuela halkının iradesine saygı duyup desteklemeye devam edeceğiz.