ÖLÜM İNSANA YAKIŞIR MI?

 DOĞAN CÜCELOĞLU ANISINA …..

Selam dostlar,

Güzel insanlar tek tek hayatımızdan ayrılıyorlar!

Kalbi; dili güzel adam Doğan CÜCELOĞLU hocamızı da kaybettik;

Sanki bir akrabamı; kaybetmiş kadar; yastayım!

İyilikle doğrulukla ve gerçekten iz bırakarak giden nadir insanlardan birisiydi…

İlçemizde, okulumuzda gönlümüzde iki sefer ağırlama şansına sahip oldum!

 “Çocukluk bizim arka bahçemizdir, sık sık çıkar bakarız ve nasıl bir çocuksak öyle bir yetişkin oluruz” sözünü hep kullandım; güven çemberini dilimin döndüğünce velilerimize aktardım; onun sevgi üzerine ve anne-babalık üzerine seminerlerdeki anılarını ve onların bende hissettirdiklerini anlattım; anlattım!

Şivesiyle sıcak sıcak konuşmasıyla kendine özgü giyimiyle tam bir beyefendi gitti bu dünyadan!..

Akşam için Özgür BOLAT hoca ile seminer ve söyleşi postu paylaşıp; sonrasında; güle güle dedi; bir anda! Duyunca ilk tepkim; böyle güzel ve temiz bir ölüm bir armağan olmalı diye düşündüm!

Bir anda varsın bir anda yoksun! Kısa bir baş dönmesi ve sonsuza yolculuk;

Nefes ve ruh gidince; bedenimiz ne kadar yalnız ve kimsesiz kalıyor!

Güzel hocamda yaptığı iyiliklerle ve insanların hayatlarına dokunuşları ile ödüllendirildi; diye düşünüyorum!

Bazen ölmek insan için ödül gibi gelmez mi? Siz de öyle düşünmüyor musunuz?

Çok hastalanıp; soğuk hastane odalarında bembeyaz tavanlara bakmak;

Aniden bir kazada can vermek; birisi tarafından; sevdiklerimizle vedalaşmadan gitmek;

Bir seminerinde demişti ki; ” hayat bir oyunsa, gerçek olan sadece doğum ve ölümse ve aradaki sadece bir oyunsa; seçtiğimiz roller belirler bizi!

İyi olmak, iz bırakmak, dürüst ve merhametli olmak ya da, acımasız, kindar ve nefret dolu duygulara sahip olmak”

Ne kadar doğru; güzel hocam; siz bu dünyadaki rol dağılımında; yol gösteren dert dinleyen, çözüm bulan ve insanın kendi özünde oluşturan anne-baba tutumlarını ömrünüzün son gününe kadar anlattınız!

Eminim ; yine o gün; hep sevdiğiniz süveterinizi  giydiniz, olmazsa olmaz mavi gömleğinizi ve keten pantolonunuzla erken saatte akşamki toplantıya hazırlanıyordunuz!..

Bir baş dönmesi; kısa bir denge kaybıyla gittiniz! Umarım düşerken; başınızı çarparken acı duymamışsınızdır; siz benim için hep ailenin büyüğü ve çok kıymet verdiğim öğretmenimdiniz!

Bu Dünya’da nadide çiçekler, ağaçlar ve nesli tükenen canlılar gibi siz de yeri doldurulmayacak bir ilim insanıydınız!...

En son sizi dinlediğimde “Annen yok kimsen yok derken; annenizi kaybettiğiniz yaşa inip; akıtmıştınız gözyaşlarınızı! Acıyı hissedip ben de uzun uzun ağlamıştım!

Güzel hocam; sizi kaybetmenin hüznünü yaşasam da sizin gibi bir adam böyle giderdi!

Başka türlüsünü size yakıştıramam!

Her gün bir yaprak gibi eksilen değerlerle; bu ağaçta yalnız kalmaya başladık!

Sevgili dostlarım; okuyun değerli hocamızı ve zamansız yazılarını; iyi dinleyin ve öğretin çocuklarınıza! Boşuna olmasın hiçbir şey!

Sevgili hocam; nur içinde yat; Kabrinde rahat uyu; öyle güzel yaşayıp bizlere izler bıraktın ki; seni hep sevgi saygı ve hasretle yad edeceğiz…

        Sevgi ve Saygılarımla

Öğrenciniz Gülser YİĞİT