SON SANİYE GOLÜ

      [email protected]


      Bütün rakiplerinizin puan kaybettiği bir haftada sizin de puan kaybetmeniz olmadı. Hem lidere yakınlaşma şansını kaybettiniz hem de altınızdaki rakiplerin size daha çok yakınlaşmasını sağlayarak onları iştahlandırdınız.
       Net bir şekilde form düşüklüğü var. Takım havasını kaybediyor. Acil müdahale gerekiyor. Mental ve fiziki anlamda ciddi gerileme söz konusu. Yoksa son dört maçta 1 galibiyet, 1 beraberlik ve 2 mağlubiyeti nasıl açıklayabiliriz? 
       Öne geçilemediği maçlarda oyuncuların gösterdiği olumsuz reaksiyon ise tam bir facia. Benim kabul edemeyeceğim türden. Sizi germeye çalışan, sinirlendiren, oyun kurmanızı engellemek için sürekli yere yatıp kalkmayan, hakemle oynayan ve bu şekilde kendine avantaj sağlayan rakip oyuncuların, agresifleşerek değirmenine su taşınması asla kabul edilemez. 6 futbolcu sarı kart görüyor. Bu yetmiyor takımın lokomotifi olan kaptanı, doğru bir kararla ikinci sarı karttan kızarıyor ve takımını son dakikalara girilirken yalnız bırakıyor. Olacak şey değil. Tamam iyi oynayamıyorsunuz anlaşılabilir ama gördüğünüz sarı kartlara çanak tutan rakip oyunculara neden uyuyorsunuz? Bu saçma kart cezaları takıma önemli sorunlar çıkarmaya başladı. Hocalar bu duruma müdahalede başarılı olamıyorsa, yönetimin hiç zaman kaybetmeden müdahale etmesi gerekiyor. 
       Uzatmanın uzatmasında gelen 1 puana sevinelim mi yoksa kaybedilen 2 puana üzülelim mi? Buna taraftarlar karar versin. Ben kaybedilmiş 2 puan olarak bakıyorum. Formsuzluktan bahsetmiştim, bence mental olarak da bir yenilenme şart.
       Tutuk bir oyun izledik. Topun oyunda kaldığı sürenin istatistiği tutuluyor olsa, herhalde 45 dakikayı geçmezdi diye düşünüyorum. Uzun zamandır bu kadar duran bir maç hatırlamıyorum. İkinci yarı Abdurrahman’ın sağ kenar çizgiye iyice çekilmesi, Ömer Turan’ın oyuna alınıp sol koridoru daha çok hücuma dönük olarak kullanması, takıma önemli bir hareket getirmişken, 70.  dakikada rakip kaleye topla giderek hücum edebilen tek oyuncu olan Abdurrahman’ın oyundan alınması takımın temposunun tekrar düşmesine neden oldu. İkinci yarının başında doğru hamlelerini gördüğümüz kenar yönetimin böyle bir hatayı nasıl yaptığını açıkçası anlamakta zorlandık.
      Keyfi yerinde olmayan bir İskenderunspor izledik. Şampiyonluğa değil de sanki öylesine oynuyor gibiydiler. Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu kadar emek ve çaba var. Sahada daha özverili olunmalı. Enes Soy’un eksikliğini net bir şekilde hisseden takım, haftaya bu kez kaptanından mahrum oynayacak. Futbolcuların kart konusunda dikkatli olması gerekiyor.
    Rakip Darıca Gençlerbirliği bir puana gelmiş lakin az kalsın üç puanla sahadan ayrılacaktı. Neyse ki Osman Şahin’in füzesi skoru 1-1’e getirdi ve daha hakkaniyetli bir sonuç ortaya çıktı.
        Peki ya maç sonundaki olaylar? Tek kelimeyle şunu söyleyeyim; futbol ve spor adına utandım. Ulu Önder’in “Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.” özdeyişini yerle yeksan eden sporcular kümesinin zavallılıklarını seyretmek utanç vericiydi. Ne yazık ki bu durum her iki takımın futbolcuları için geçerli. Bu sporcular ki sezon başından beri hiç küfür duymadığımız tribünlerde, ağza alınmayacak küfürlerin de yükselmesine sebep oldukları için utanmalılar. Kısacası; spor ve futbol adına utanç günüydü...