[email protected]      Kişiler üzerinden yazı yazmak pek tercih ettiğim bir yöntem değil aslında. Lakin adaletsizlik, dalavere,  yanlış ve haksız davranışlar olunca insan dayanamayıp birkaç kelam etmek istiyor.


    Bölgemizin, daha doğrusu ilimizin son yıllarda ortaya çıkardığı başarılı bir futbol adamı İlhan Palut üzerinden konuya girmek istiyorum.
    İlhan Hoca tırnaklarıyla kazıyarak bulunduğu yere gelmiş; öncelikle bir spor, sonra futbol adamıdır. Spor diyorum çünkü MKÜ Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu mezunu çalışkan, idealist ve geleceği olan okullu bir kardeşimiz. 
     Hatayspor, Adana Demirspor ve kısa bir süre Çorumspor’da 2. lig düzeyinde futbol oynamış ve daha sonra antrenörlük kariyerine başlamış. 3. Ligde Kırıkhanspor’da yardımcı antrenörlük, Hatayspor altyapısında yardımcı antrenörlük,Ümraniyespor’da yardımcı antrenörlük, Hatayspor’da sportif direktörlük ve nihayetinde başarı çıtasını yukarı çektiği yine Hatayspor’da teknik direktörlüğe kadar yükselmiş. Hatayspor’da elde ettiği çıkış onu Süper lige taşımış. Önce Göztepe ve daha sonra Konyaspor teknik direktörü olmuş bir isim...
      Başarılı insanların ülke gündemine gelmeye başladıktan sonra toplumun bildiği bazı kanayan yaraları gündeme getirmeye çalışmalarını kesinlikle doğru bulanlardan ve destekleyenlerdenim. “Banane, ben gelmek istediğim yerdeyim; kimin ne hali varsa görsün.” diyen korkaklardan olmaktansa, doğruyu savunup bu işten gelecek bekleyen birçok meslektaşının hakkını kollamak, o meslekte kanayan bir yaraya parmak basmak ve bunun neticesinde ulusal basının arkasında durduğu, hazıra konan futbolcu eskilerinin hedefi haline gelmek, çok daha onurlucadır benim için.
      Peki İlhan Palut ne demişti de ortalık bir anda yangın yerine dönmüştü?
   “Kimse üst düzey futbol oynadı diye önden bu yarışa girmesin. Korkunç bir şekilde milli takımda 1-2 maç oynayan oyunculara iltimaslar var. Tamam onlar mükemmel futbolculardı, iyi kariyerleri vardı. Tamam çok iyi değerlerdi. Ama bunun itibarını da ekonomik olarak kazancını da yaşadılar. Antrenörlüğe de 5-0 önde başlamalarına hiçbir şekilde gerek yok! Burada çok değerli antrenörler var. Onlar da değerli. Bir teknik adamın, bir maç milli olmasını ben dört sene antrenörlük yaparak tolere edemiyorum. Bu sistemin kesinlikle değişmesi gerekiyor.“ dedikten sonra, söylediklerine ek olarak birkaç isim vererek söyleşisini tamamlıyor.
     Türk futbolunu biraz takip eden bir insan, bu söylenilenlerin ne kadar doğru olduğunu ve ciddi sıkıntılar yarattığını bilir. 
     İlhan Hoca kesinlikle çok haklı. Söylediklerinin altına imza atarım. Yıllardır konuşulan ama televizyon ekranlarında söylenmeye cesaret edilemeyen bir soruna değinerek, bu soruna isyan eden birçok teknik direktörün sözcüsü oldu. Bunun bir bedeli olur mu bilemiyorum? Türkiye’de yaşıyoruz. Olursa da hiç şaşırmamak lazım. Gelecekte bunu göreceğiz. 
      Olaya biraz da şöyle bakalım. Eğer her iyi okuyan ve güzel yazana öğretmenliğin eğitimini vermeden bir belge verip, onları sınıflara gönderirseniz,  o sınıfların ve okulların hali ne olur acaba? Üst düzey futbolcu eskilerinin hazıra konduğunu ve 5-0  önde başladıklarını söyleyerek bence de çok doğru bir eleştiri yapmış.
      Kısacası ne yazık ki  adaletsizlik ve adamcılık bu ülkenin en kılcal damarlarına kadar girmiş durumda. Bu adaletsizlik ve liyakatsızlığı dile getirip bu iğrenç kovana çomak soktuğunuzda da hemen size cephe açıp, cevap verecek birileri çıkıyor.
    Konyaspor’da bu adaletsiz ve iğrenç kulis düzeninden nasibini almış görünüyor. Yoksa çalıştığı 1. sezonda teknik ekibiyle birlikte ligi 3. bitirmiş ve takımını Avrupa kupalarına taşımış, 2.  sezonunda da takımını ligin en az mağlup olan takımlarından biri haline getirmiş ve tabeladaki yeri hiç de fena olmayan bir takımın teknik direktörü ne diye apar topar gönderilir? Bunu son dakikada mağlup olunan bir maça bağlamak biraz saflık olur kanaatindeyim.
     Bu ülkede şöhreti yakalamış ve futbolu üst düzeyde oynamış futbolcu eskilerinin yüksek eğitim almış, özellikle spor akademisi mezunu okullu hocalara karşı hep bir karşı duruşları var. Bu çok açık, bilinen bir gerçektir. Öyle sanıyorum bu klişe de hiçbir zaman değişmeyecek. Ve Türk futbolu da böyle eğitimli ve başarılı hocaları kurban vermeye devam edecek. 
      Son kurban da maalesef İlhan Palut oldu. Konuşmasında verdiği örnek isimler, hiçbir alt ligde çalışmadan, sadece en üst ligde bir sezon yardımcı hocalık yaparak, teknik direktörlüğe geçerken,  yanlarına ulusal basının da desteğini alarak İlhan Palut’a bir karşı duruş sergileyebilirler. Bu avantaj onların ellerinde. Doğru, İlhan Hoca’nın bu futbolcu eskileri kadar ulusal basında kulisi ve kendisine yalakalık yapacak çıkarcı bir medya ordusu yok. Bunu birkaç gündür ulusal basında net görüyoruz. 
   Buna rağmen, hedef haline gelmesine rağmen, bu önemli açıklamaları yapması Türk teknik adamları için çok önemli bir gelişme. Çaktığı bu kıvılcımı umarım yangına çevirecek bir futbol dünyasını arkasında bulur. 
       Ben ilimizin yetiştirdiği bu değerli futbol adamının söylediklerini destekliyor ve en azından bölgemizin bu başarılı teknik direktörümüzün arkasında durmasını bekliyorum. 
   Son sözüm İlhan Hoca’ya; 
Her ne kadar doğru söyleyeni dokuz köyden kovsalar da mutlaka bir Onuncu Köy vardır hocam. Bunu asla aklından çıkarma...