ATATÜRK ve KÜÇÜK KIZ

       Sevmek ne ile başlar;

  Korku ile başlarsa sevgi midir, ya da kargı ile ya da tabulaştırmak sevdirir mi size karşınızdaki kişiyi!

  Sevmek; inanmak, güvenmek, saygı duymak ve en önemlisi de anlamak mıdır? SEVGİ….

  Çok karışıktı küçük kızın zihni! Tümde bu nedenlerden; ilköğretim müfredatı biraz zorunluluk ve çocukların, mutlak uyumu üzerine kurulmuş yıllarda tanıştı ATATÜRK'le küçük kız!....

 Babası öğretmen olduğu için; ablalara abileri ile öğrendi daha okuma yazmayı bilmeden ANDIMIZI;

  Türk'üm doğruyum diyerek başladı yemek duaları sonrasında 10 Kasım'da İlkokul 1 sınıfta öğretmenleri kopmuş yaprakları toplayıp getirmesini istedi ,yolda bulduğu tüm yaprakları topladı; küçük kız; kendinden 2-3 yaş büyük ablası ile ….

  İlçe küçük ve çok soğuk, kasım ayı kışın başlangıcı idi, ilçede, okula giderken hep bir dere gibi bir suyun üstünden taşlara basıp geçerlerdi okula; ama taş kaygan, su pis, her seferinde düşerdi dereye, düşmese de geniş pantolonu hep ıslanırdı; paçalar ıslanınca, ufacık cılız bedeni hemen üşürdü…….

  O gün; tam geçtiler karşıya; her şey yolunda gibi ama yaprakları düştü bu seferde…….

 Çok üzüldü, çünkü okula çok az mesafe kalmıştı; Birazdan zil de çalacaktı; ablası ikna etse de öğretmenin kızmaz ; anlatırsın diye çok korktu….. neden getirdiğini bilmeden yaprakları…..

  Ve çok kızdı öğretmen ve izle dedi yaprakları siyah bir perdeye getiren çocuklarla tek tek taktı ve saat (9.15) dokuzu beş geçe Ağlamasın dedi;

  Küçük kız yine pek anlamadı; Ağlamakta güçlük çekti; çünkü aklı hala takmadığı yapraklarda idi….

  Ve tam dalmışken yapraklara, öğretmeni ağlamıyor diye kafasına bir şaplak indirdi; Belki öğretmen için küçük bir dokunuştu ama küçük cılız kız neredeyse yere kapaklanıyordu….

  Ve ağladı, hem de çok ağladı……….. saat dokuzu beş geçe…….

  Yıllar geçti; bu küçük kız her zaman 10 Kasım saat dokuzu beş geçe hem öğrendiği Ata’sına hem de o günkü yapraklara ağladı…..

    Korku bir eğitim olmamalıdır, Sevgi ve güvenli bağlanma olmalıdır eğitimin adı ……..

  Sevgili Atatürk'üm o gün orada olsa eminim öğretmenim elini sertçe tutar!.....

   Önce öğret, sonra anlamasına izin ver ve ne düşündüğünü sor ve yapılacak programı anlat ve ‘sen de katılmak ister misin’ diye sor derdi...

 Cılız küçük kız sonra öğretmen oldu, sonra okullar kurdu !... Atasının izinden gitti ve çocuklularına günlerce anlattı; Sonra yapmak ister misin diye sordu; Bu okullarda!....

   Çocuklarına çocuk Atatürk'ü anlattı; Sanatçı Atatürk’ü ve sonra Cesur, savaşçı, bilim insanı ve pek çok şey olan Atatürk'ü anlattı

  Sonra da çocuklarına dönüp her gün şunu söyledi;

  ‘Sizde bir gün Atatürk olabilirsiniz’

  Sadece deneyin ve mutlaka başaracaksınız!

  Şimdi her okulundan küçük küçük kızın; Marşlar şarkılar, kırmızı beyaz renkler yükseliyor ve bu okullarda hep şunu söyledi

         ‘Mutlu olan başarır’

 o küçük kız, öğretmen olduğunda çocukları ağlatmak yerine,  mutlu ederek, başarmanın yolunu öğretti!.....

   Sevgili Atam Cumhuriyetimizi tüm güzel çocuklarımızla DODİ EĞİTİM KURUMLARINDA  coşkuyla kutluyoruz!...

   Ölüm yılını da ; senin gibi bir liderin özelliklerini anlatarak ama ağlamadan anacağız!...

   Bir zamanlar korkutulan tüm küçük kızlar anısına olsun bu yazımızda !....

Sevgiyle Kalın