ANNEM VE KÜÇÜK KIZI

Bir varmış bir yokmuş…

Selam; ne çok seviyorum masal anlatmayı… Kaç yazım böyle başlamış bende bilmiyorum.

Özledim yine yazmayı size; Anlatayım dedim size bir anne masalı…

Dediği gibi, dediğim gibi evvel zaman içinde kalbur zaman içinde develer tellal iken, pireler berber iken; bir güzel kadın, bir yağız adam sevmiş! Evlenmişler ailelerin rızasıyla! ama karşıdan da olsa sevmişler birbirlerini bu güzel insanlar!

O zamanlar flört etmek, yazışmak, internetle eklemek falan yokmuş!

Bir yürüyüş, bir eda, bir salınış alırmış delikanlıların aklını başından!

Delikanlı öğretmenmiş; hem de köy enstitüsünden mezun!

O zamanlar yirmi yaşında öğretmen olurmuş bu gençler…yirmi dediysek o zamanlar bu yaş baya önemli bir yaşmış; çünkü evlilikler 14-15 yaşında bile olurmuş.

Gelelim bizim gençlere; evlenmiş barklanmışlar; arabanın olmadığı eşekle gidilen dağ köylerinde başlamış ilk göreve! Öğrencileri adı gibi, dolana dolana eşekle çıkılan bir dağ yolu olan bir köyü; İlk çocukları burada doğmuş, bir kız! adı da Gönül; dede çok kızmış bir kıza ‘Gönül’ ismi verilir mi?

Bir gün bir genç ‘ aldırma gönül aldırma ‘der bende onu vururum demiş ama dinlememiş, kara yağız öğretmen!

Çok da becerikliymiş, öğretmen olduğu köye tarımı, onların resimlerini yapıp, hem de şimdilik vesikalık boyunda, onların nüfus cüzdanları çıkartmasını sağlamış.

Karşılığında bir çuval buğday, iki tavuk, bir horoz!

Unutmayalım bu masalı, çünkü bu masalın kahramanına kadar; bu güzel çiftin tam dört çocukları olmuş ve hepsinin de adı aynı harfle başlamış ‘G’ güzelliğin harfi! Arada anane- babaanne ad olsa da kural bozulmamış.

Kahramanımızın doğumuna gelince sıra; sıra istememiş güzel, kadın; yorulmuş çalışmaktan hem çocuktan; şehre gitmiş yakışıklı kocasıyla!

Önce güzel bir yemek sonra bir diş hekimine gitmişler; vücudunun her yeri gibi dişleri de genç yaşta zarar görmüş 3-4 yıla bir doğurmadan!

Ama kara yağız öğretmen; olsun be hanım nasibiyle gelir demiş; Kahramanımız; kurtulmuş çöp olmaktan! Gelmiş vakit ama doğmamı tam 15 gün daha sürmüş; anne karnı macerası!  sonra… Sonrası mı?  Doğmuş ama yine kız! ailenin 4 kızı, oğlan tek kalmış… Bir de çirkin ; susuz kalmış anne karnında buruş buruş nine gibi doğmuş! Her şeyi mi farklı olur, oturarak emeklemiş çok erken konuşmuş, herkes beyaz demiş ilk söylediği hayır ‘’siyah ‘’ olmuş.

İnatçı, duygusal, alıngan farklı!...

Ve bu hep böyle gitmiş evin 5. Çocuğu bitmemiş çilesi gelmiş arkasından bir kız daha!

Hem daha güzel hem daha akıllı; yıllarca bitmemiş gibi çilesi bir de onu hep kıskanmakla geçen bir çocukluk!

Güzel masal hala devam ederken! Bu meleklerin koruyucu melekleri gerçekten çok güçlüymüş, hem aşçı ,hem fırıncı, hem terzi , hem öğretmen, hem eğitmen  hem,. Hem.. Hem… Her şey olmuş! Bu beşinci melek çok sevmiş koruyucu meleğini!  O na hep  ‘’ Güzel annem benim annem’’ demiş ; Koruyucu melek yaş almışta ; bu kadar çocukla uğraşırken ruhu hep çocuk kalmış!..

Benim melek annem; çocuk annem, güzel annem! Seni öyle çok sevdim ki; tüm inadım şimdi anlıyorum ki ilgin hep bana olsun diyeymiş! Benim güzel annem 5. Melek büyüdü şimdi hem iki meleğine hem de pek çok küçük meleklerine koruyuculuk yapıyor!

Güzel annem; senin ve tüm koruyucu melek annelerin anneler günü kutlu olsun!

                                                                                                                      Sevgi ve Saygılarımla

Masala mini bir not: Anneme ilk okuduğum şiir (Okumayı öğrendiğimde)

Benim annem çiçek

Hem de en sarıçiçek

Annelerin en güzeli

Benim annem bir melek!   (Diz çöküp sabah uyandığımda okumuştum! Unutmadım Annem ..)