YIL BİTERKEN İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ

[email protected]

 

 Merhaba sevgili dostlarım ve beni okuyan okurlarımız;

Sevgili dostlarım bir ülke nasıl yönetilir; sizce bir ev gibi mi, bir iş yeri gibi mi; yönetilir; eğer bir ev gibi yönetirseniz; sevgi ve şefkat daha ön planda olur,

 Bir iş yeri gibi yönetirseniz adalet, saygı, hoşgörü ön plandadır.

 Bizim ülkemiz çoğu zaman ev gibi yönetilir ama son yıllarda, evimizde seviyormuş gibi yapan liderler evin ahalisine adalet ve saygılı davranmayı çoktan unutmuşlardır;

 Sürekli bu evin liderleri; en iyi yemekleri kendisi yer, en sıcak köşede kendisi oturur ve en güzel kıyafetleri kendisi giyer durumda!... azıcık söylenen ev ahalisinin; harçlığı kesilmekte ara sırada evin kapısında kalmaya ya da onunla ilgilenmemeye başlamadı mı sizce

 Çok detaylandırmadan ; gözünüzün önüne, biraz aç, kıyafetleri kirli ve perişan çocuklar geldi değil mi!.... ama aile reisi sanki saten ; şallar ,kürkler içinde gibi hayali bile nasıl üzdü bizi!....

  Ülkemiz bizim evimiz, toprağımız, kaynayan kazanımız, umudumuz, çocuklarımız için bıraktığımız miras değil midir?

 Evde adalet yoksa; adalet Avrupa devletinin yada Amerika’nın yorumları ve ondan aldığımız yönetim örneklerinde midir? ülkem için;  kendim için, geleceğin çocukları için ağlıyorum ; hem de dizlerime vura vura ;katıla katıla!... Sizde ağlayın çünkü herkes bir günah keçisi bulmuş; uçurumdan atıyor; ‘Günah Keçisi de bir İsrail askeri geleneğidir ) İsrail’li halk eskiden; günahlarından arınmak için bir keçi seçer bu keçileri uçurumda atarmış; günahlarından keçiyi atarak kurtulmayı ve her şeyi ona yükleyip arınmak istermiş;

 Bizim öncelikle bu ailede ve iş yerinde temel hak ve dürüstlük duygularından yoksun olarak; önce ailenin liderine hayır demek ve onun sahip olduğu her şeye ortak olduğumuzu; ve öncelikle çok yemek, içmek, giyinmek eğlenmek dışında evimizin tamire ihtiyacı olduğunu ; bahçesine, kapısına akan damına bakmamız gerektiğini hatırlayalım;

 Şimdiki gibi yaşadığımız olumsuz, ekonomik olarak herkesin yoksullaştığı günlere bakarak ; sanki dışarıda kar tipi, yakıcı ayaz var gibi önce evimiz olan canım vatanımıza iyi bakmalıyız , bahçesini satmayalım ki komşuya; baharda rahatça gezinelim güzel bahçemizde ; ya da vermeyelim odalarını başkasına     bedelsiz !.... Kendi evimizde yabancı olmayalım!

 Siyaset bilmem ben; sadece yaşadığımı bilirim;

  Ekonomist değilim ama ayın sonunu getiremeyen ve cebine giren gelirin hesabını da ben yaparım;

  Ya da bilim adamı değilim ; ama kirlenen denizi; yok edilen (madenler ve taş ve toprak için) dağları bilirim; kuşların artık ötmediğini; yeteri kadar karınca yuvası görmediğimi bilirim mesela;

  Bu koca ülkemde pek çok dev bina yapılıp satılırken; günah keçisi ilan edilen ve yaşamı sadece bize bağlı olan hayvan dostlarımıza barınak değil ölüm kampları yapıldığını ve onları zevkle toplayıp buralara sürerken en güzel yerlerde yaşayanları bilirim;

 İnsan bilimci değilim ve felsefik olarak çok dolu değildir belki torbam ama!...

  Bu dünyanın bir sonu olduğunu ve ömür denilen şeyin varlığını , bir gün öleceğimi bilirim mesela ve bunu bildiğim için sahip olduğum herşeyin bekçisi olduğumu da bilirim ;

  Her şey biz insanların değil ; belki haddim değil ama ben de bu evin bir bireyi  isem bunarı söylemeye ve  NEDEN ,NİYE, diye sorma hakkımı kullanmak istiyorum !....

En derin saygı ve sevgilerimle…