TURİZMSİZ İSKENDERUN

    [email protected] 

   Bir kent düşünün; sessiz, sakin, körfez kıyısında olduğu için denizi çoğu zaman durgun, denizine şehrin göbeğindeki kumsallardan girilen, eğlencesi ve sayfiye yeri bol, yaylaları hayat dolu ve özellikle insanları mutlu, hoşgörülü aynı zamanda misafirperver.

      Bu şehir, yaşadığımız İskenderun’un ta kendisiydi. Özellikle çocukluğumuzun şahit olduğu 70’li yıllarının başlangıcından, iç terörün tırmandığı 70’li yılların sonlarına kadarki süre boyunca şehrimizi ziyaret eden ciddi bir yerli ve yabancı turist potansiyeline sahipken, ne oldu da bu potansiyeli tamamen kaybettik? 50-60 yıl öncenin en popüler sayfiye yerinde ne yazık ki şimdilerde yeller esiyor. Tabii ki bunun bir çok sebebi var. Bu konuyla ilgili herkesin mutlaka bir fikri de mevcuttur. Ama ben direkt bir hedef gösterip, diğer etmenleri bir kenara bırakarak “vizyonsuz ve kapasiteleri yetersiz olan yerel yöneticiler” diyeceğim.
Şimdi soru şu:Lütfen bana yabancı veya özellikle yerli turistlerin İskenderun’a neden gelmeleri gerektiğini söyleyebileceğiniz iki tane sebep söyleyiniz. Özellikle iki dedim, çünkü sahil şeridi gezmek için bir neden olabilir. Ama sadece sahil şeridi, ikinci bir şey yok. Bir turist iki saatte, gezip görüp bitireceği bir yer için kilometrelerce yol kat etmez. Deniz ve palmiyeler hariç şehrimizde turizm kentini andıran maalesef hiçbir şey yok. En ilginç ve komiği ise deniz kıyısına kurulmuş olmasına rağmen, son 35 yıldır denize hiçbir noktasından girilemiyor olması.
        Bir şehrin turistlere etkin bir şekilde pazarlanabilmesi için hedef kitleye uygun ürün ve hizmetler geliştirilerek sunulması gerekmektedir. Peki bizim şehrimizin böyle bir özelliği var mı? Hayır, maalesef yok. Şehrin fiziksel ve sosyo-kültürel yapısı o kadar çok bozulmuş ki, İskenderun’u hem geçmişte hem de şimdi yönetmiş olan zevatlar bu dejenerasyonu düzeltmek ve şehrin önünü açmak için hiçbir şey yapmadılar. Halbuki biraz vizyoner olmuş olsalardı, İskenderun’u özellikle yerli turistler için önemli bir turizm destinasyon merkezi yapabilirlerdi.
      Son verilere göre;  2019 yılında dünya 1,5 milyar turisti ağırlarken,  bu turistler gittikleri ülkelere yaklaşık 1,5 trilyon dolar para bırakmışlar. Bizim ülkemiz de  bu rakamın 50 milyon turistini ağırlamış ve 35 milyar dolar gelir elde etmiş. Dünya genelinde 300 milyon civarında bu sektörde istihdamın da olduğunu düşünürsek,  nasıl bir zenginlik olduğunu daha rahat kavrarız. Ülke içine döndüğümüzde ise son verilere göre seyahat, gezi, eğlence ve tatil amaçlı 21 milyon yerli turistin bizim ülke sınırlarımız içerisinde gezginci olduğunu ve yaklaşık 20 milyar TL’yi( 2,5 milyar dolar ) gittikleri şehirlere bıraktıklarını görürüz.
      Bizi asıl ilgilendiren konu tam da burada başlıyor. Her yıl 37,5 ile 40 milyar dolar paranın döndüğü ülkemizdeki turizim sektöründen bir çok şehrimiz yararlanırken,  Büyük İskender’in kurmuş olduğu İskenderun neden hiçbir şey elde edemiyor?
İşte burada üretemeyen, vizyonsuz ve beceriksiz, bir dahaki seçime odaklı,  sadece kendi seçmenini mutlu etmeye yönelik çaba sarf eden basiretsiz yöneticiler ortaya çıkıyor.
      En basit haliyle; insanların ilgisini çekecek, şehrin farklı bir bölgesini canlandıracak olan kurucusu Büyük İskender’in devasa bir heykelini yaptırabilmeyi dahi akıllarına getiremeyen yöneticilerin olduğu bir şehre turistlerin gelmemesini normal karşılamak gerekiyor sanırım. İnanın yalnız ben bile,  yapılacak sadece beş önemli proje fikri ile her yıl binlerce yerli turistin şehrimize gelmesini sağlarım.
Yazık, inanın insanın içi acıyor. Bu şehir nasıl bu kadar bahtsız olur. Kozmopolitleştikçe yalnızlaşıyor, yalnızlaştıkça çekilmez oluyor. Siyaset; halk ve yaşadığımız yer için değil, şahsî ve partili seçmen çıkarları için yapılıyor ve neticede kaybolan her zaman iskenderun oluyor.