EĞİTİM NEDİR
MUTLU OLAN BAŞARIR
-Araştırmalar çocukların okulda mutsuz olduklarını gösteriyor…
-Gelişim ,keşfetme, yok
-Ezbere dayalı bir model var
-Okullarda otoriteye dayalı bir model var
-Evde ise korkuya dayalı bir eğitim modeli var
-İnsanlar yapabildikleri şeyleri severler, ‘yapabilme’ çok önemlidir.
-Birey olmayan kişi bencil olur , hep almaya alışır.
-Müfredatımız bilme üzerine kurulu
-Anlama veya beceri üzerine değil
-Soru çözme var sorun çözmek yok !..
-İnternet bağımlılığı aile ve çocuk arasında sağlıklı kurulamayan bağın sonucudur.
-Cep telefonları almak onları daha da yalnızlaştırır, onun yerine koşulsuz sevgi ve ilgimizi vermeliyiz çocuklarımıza
-Aile kendi istediği zamanlarda çocuklarına tablet veriyor ( yorgunsa, zamanı yoksa) diğer zamanlarda oynamasını istemiyor
-Pek çok anne ve baba için çocuğu ile oyun zaman kaybıdır.
-Bir çocuk için ise duygularını yönetmek hayal kurmak, keşfetmek, çok hayati; bunların hepsi içinse oyun çok önemlidir.
-Oyuncakların pek çoğu yapay oyun sistemi için üretilmiştir.
-Biliyor musunuz değersizlik duygusu olan kişiler oyun oynamayı tercih etmezler
-Çünkü oyunda sevgi ve neşe vardır
-Eğitim bir boyutuyla evrenseldir.
-İç çocuğu ölmüş veya yaralanmış kişiler oyunu tercih etmez
-Bazı ebeveynler çocukları ile oyun oynadıklarını düşünürler aslında oyun oynamaz, oynatır, çocuğu ile eğlenmiyor, eğlendiriyor, işin içinde kendisi yok
-En iyi oyun çocukla çocuk olunan oyundur.
-Anne-babası ile oyun oynayan çocuk teknolojiye sığınmaz teknoloji sadece üretim odaklı kullanılır.
-Bizim toplumumuzda anne-baba olarak çocuklarla işimiz yok, anne-baba ile işimiz var
-Bir anne-baba kendi bütünlüğünü koyamıyorsa özgür ve kendisi olan bir çocuk yetiştirmesi mümkün değildir.
-Fedakarlıklarını anlatmak , kıyaslamak ,küsmek, çok üzüldüm demek, senin yüzünden oldu demek çocuğa …..
-Ya da onu, yakışıklılık, güzellik, zekilik, yetenek üzerine kurmak, koşullu kabul etmek ve ret etmek oluyor.
-Bütün bunlarda çocuğun duygusal bütünlüğünü bozuyor!
-Anne-baba bütün bu güzel melikelerle doğmuş olan yavrusunun bütünlüğünü bozmadan yetiştirmektir yükümlülüğü
-Güvenli olma hali, anne-baba ile ilk üç yılda kurulan bağla oluşur.
-Koşulsuz kabulle mümkündür.
-Eğer bu kurulabiliyorsa çocuk kendini güvende hissediyordur.
-Öz güvende aslında güven duygusunu özünden alıyorum demektir.
-Çocuğun dışardan gelen özelliklerini değil de var olan özelliklerini söylemek gerekir örnek: canım oğlum-kızım zaten canınızdan bir parçadır çünkü
-Güzel ve yakışıklı diye etiketlemek hep bu beklentiyi sunar, her zaman insan güzel ve yakışıklı olmaz
-Duyarlı yardımsever, dürüst gibi ifadeler sıklıkla kullanılabilir, bunları yapmak kendi iradesindedir.
-Öz güvensiz insan sürekli kaygı içindedir,
-Çünkü sürekli diğer insanlar tarafından kabul edilip taktir görmek isterler, özgüvenli insanlarda da kendini kabul ettirme çabası görmezsiniz.
-Peki tüm bunları atlamış olsak geç mi kalmış oluruz.
-Hayır insan her yaşta, kendi yaralarını tamir edebilir, bir ömür süren bir yolculuk yapmak isterse içinde her zaman bu yolculuğa çıkabilir.
-İnsan yaralarını nasıl iyileştirir? Önce insan, işim, gücüm, mevkiim olmadan insanlar bana değer verir mi diye sormalı, önce kendisine
-Eğer değer vermez çıkıyorsa, içinde derin yaraları vardır, o zaman dönüp bakacağımız içimize, içimizdeki en değerli şeyi bulup onunla güçleneceğiz
-Ve en önemlisi bazı şeylere artık hayır diyeceğiz !..
-Kendini bütün hisseden bir kişi çevresindeki herkese bir şeyler vermek ister,
-İnsanların 4 temel ihtiyacı vardır
-Keşfetmek
-İlişki kurma
-Gelişme
-Öğrenme
-Bunları yaptığımız zaman beynimiz dopomin hormonu salgılar, mutluluk hormonudur. Peki, asıl sorun şu mu acaba
-Bizim çocuklarımız evde ve okulda bu dört temel ihtiyacını karşılayabiliyor mu ?
-Eğitim sistemimiz öğrenmeyi değil bilgiyi ölçtüğü sürece çocuklarımız evde ve okullarda mutlu olamaz
-Ama öğrenmeyi ölçersek, ne kopya çekmek nede ezberlemek çocukların başvuracağı bir yöntem değildir.
-Sistemimiz çocuğun yaptığını ya da öğrendiğini değil onun bilgisini ölçmektir.
Sevgiler