DOYURULMAMIŞ BENLİĞİMİZ

Günlerdir hiçbir şey yemediğinizi düşünün. Birileri sizden hakkınız olan öğünleri esirgemiş. Açsınız hem de çok aç. Fırsatını bulduğunuz ilk anda ihtiyacınız olan yemeği yemez miydiniz? Hiç düşünmeden yerdiniz tabi ki. Yaşayabilmek için. Doğumdan itibaren doyurulmayı bekleyen duygusal ihtiyaçlarımız vardır. O da yaşayabilmek için. Bazen ne yazık ki o konuda da açlık yaşayabiliriz. Birileri, annemiz- babamız, bakım verenimiz, kardeşimiz, arkadaşlarımız, sevgilimiz, eşimiz ihtiyacımız olanı bizden esirgerler. Ancak burada üzücü bir fark vardır. Çoğu kimse ihtiyacı olanı diğer durumdaki gibi fırsatını bulduğu ilk anda karşılama hakkını kendinde bulmaz. Daha fazlası kendisi de bu hakkı kendine vermez. Alamadığı sevgi, merhamet, ilgi benliğine o kadar işlemiştir ki bunu hatırlayamaz. Anlamsız çarpıntılar, baş dönmeleri, yüksek tansiyonlar daha birçok belirtiyi vücut verir de yine de hatırlamaz. Kendimizi severek içtiğimiz o kahve, mutlu olmadığımız yerde kırdığımız o direksiyon, bunaldığımız noktada dünyayı durdurduğumuz o 1 saat bizim hakkımız. Değerli hissetmek her durumda hakkımız. Yaşayabilmek için.