BAŞKAN VE İSKENDERUNSPOR FK HAKKINDA

[email protected]

           1967 yılında üç amatör takımın (Gençlerbirliği, Çayspor ve Yolspor) birleşmesiyle Ekrem Tacettin önderliğinde kurulmuş bir kulüp. Uzun yıllar 2. ve 3. profesyonel liglerde oynadıktan sonra amatör liglere düşmüş, amatör liglerde bir süre oynadıktan sonra da 2006 yılında bir daha açılmamak üzere maalesef kapanmış.

            Kulüp tarihinde terfi tenzil maçlarında elde edilen başarıdan dolayı 2. lige direkt şampiyon olarak çıkmanın dışında, yine 3. ligde şampiyon olup 2. lige çıkma başarısı var. Tabii bir de 1980’li yılların başından sonuna kadar Süper Lige çıkmak için şampiyonluğa oynadığı yıllar var ki kulüp tarihine altın harflerle yazılmıştır.

             Şanlı İskenderunspor’dan bahsediyorum. Basiretsiz ve yalnız kalmış memleketimin, yok edilmiş kulübünden… Sevgilisini yitirmiş aşıkların, “Elbet bir gün geri dönecek.’’ diyerek bağını koparamadıkları sevgili gibi, ümitsiz bir şekilde bekledikleri takımlarından…

              İskenderunspor kapandıktan sonraki yıllarda devşirme yollarla profesyonel kulüp satın alınarak veya Türkiye amatör futbol mücadelelerinde farklı arma ve isimle şampiyon olup 3. Profesyonel liglerde oynamaya hak kazanarak şehir futbolsuz bırakılmamaya, gerçek İskenderunspor ruhu da başka bedenlerde yaşatılmaya çalışıldı. Bütün bu evrelerde kulüple ilgili değişmeyen tek şey; turunçgillerden aldığı turuncu ve denizden aldığı mavi renkleri oldu.

               Kulübün iyi ve kötü günlerinde doğal olarak birçok başkan da gelip geçti. Çok önemli katkılar sağlayıp şampiyon yapanlar da oldu, bir servet harcayıp yapamayanlar da. Tabii Kulübü rant kapısı olarak algılayıp para nemalanma teknesi gibi görenler de vardı, siyasi çıkarlarına alet edenler de. Fakat üzülerek söylemeliyim ki yapılan bu tip onlarca, yüzlerce hatadan dolayı bir türlü devamlılığı sağlanarak yaşatılamadı.

                Ben de bu şanlı kulübün en şaşaalı döneminde altyapısında bulunup o parıltılı günleri yaşayan, daha sonraki yıllarda A takımına kadar yükselmeyi başaran gençlerden biri olmuştum. Daha sonraki yıllarda da nasip oldu; yönetici kimliğimle takımın farklı bir isimle amatör ligden 3. lige şampiyon olarak çıkmasına katkı sağladım.

                 Aradan yıllar geçti. Şehir bir süre profesyonel takımsız kaldı. Aslında bu boşluğu bir süre İsk. Demirçelikspor kapattı; lakin hiç kimseden bir şey istenilmemesine rağmen sürekli çomak sokulup bu kulübümüze de düşmanca yaklaşılarak, yöneticileri soğutuldu ve kulüp faaliyetlerini sonlandırma kararı aldı.

                 Geçen sezonun başında ise tekrar bir hareketlenme oldu. Kapanmak üzere olan Erzinspor AŞ, Enes Aygün isimli Kastamonulu genç bir iş adamı tarafından satın alınarak İskenderun’a, İskenderunspor FK olarak kazandırıldı. Kulüp artık bir işletmeydi. Hemen akabinde Enes Bey, kulübü Aziz Yıldız’a devretti. Aziz Yıldız ise sezonun son haftalarına girilirken ani bir kararla bütün hisselerini şu anki mevcut başkan Hakan Bolat’a sattı. İskenderunspor FK, anonim şirket olduğu için artık bir sahibi vardı ve bu sahip kulüp hisseleriyle istediği tasarrufu yapabilirdi.

                  Hakan Bolat işe hızlı koyuldu. Son haftalara girilirken parasal motivasyonla takım play-off’lara kaldı ve şampiyonluk final maçında dramatik bir şekilde kaybedildi. Tartışmasız buna herkesten çok üzülen Başkan Bolat, maçtan sonra şu açıklamayı yaptı : “Bir yıl kaybettik. Direkt 2. ligden başlamaya bu kadar yaklaşmışken, şimdi yeniden 3. ligden başlamak zorunda olacağız.’’ Anlaşıldığı üzere, demek ki çok büyük düşünüyordu.

                   Peki  İskenderun’a bu heyecanı tekrar getirmeyi başaran Hakan Bolat kimdi? İskenderunspor sevdası nereden geliyordu? Bu kadar parayı neden harcıyordu? Harcanan bu paranın kaynağı neydi? Ne işle uğraşıyordu? Bütün bu sorulara kendisiyle daha önce yapılan röportajlarda zaten cevap vermişti. Bende hızlıca bir tekrar edeyim isterseniz.

                    Kırıkhan kökenli bir ailenin çocuğu olarak 12 yaşında İskenderun’a gelmiş. 1983 yılında İsk. Endüstri ve Meslek Lisesinden mezun olmuş. İskenderun’da video kaset kiralama ve satış işi dışında, cafe-restorant  işletmeciliği yapmış. 1993 yılında ise İstanbul’a taşınmış. 2002 yılında karıştığı bir suçtan dolayı, kendi deyimiyle arkadaş kurbanı olarak, bir süre ceza evinde yatmış ve yine kendi söylemiyle tahliye olduktan sonra olanlardan pişmanlık duyarak alkolü bırakmış, beş vakit namaz kılmaya başlamış.

                    Tribünlerden gelen gerçek bir İskenderunspor sevdalısı olduğunu ve bu sevdanın kendisini yıllar sonra tekrar İskenderun’a getirdiğini belirtirken,  İskenderunspor’la büyük hayallerinin olduğunu her fırsatta söylüyor, uzun vadeli planlarının olduğunun altını çiziyor. Galatasaray camiasına yakınlığını da gizlemezken, Galatasaray taraftarı olduğunu belli ediyor.

                     Yaklaşık 5 ay önce İskenderunspor FK A.Ş hisselerini satın alan ve kendi şirketlerine dahil eden Hakan Bolat’ı yakından takip ediyorum. Kendisiyle tanışmadım, bu köşenin spor yazarı ve turuncu mavi renkli o formayı geçmişte terleten eski bir futbolcu olarak söylemlerini ve yapmak istediklerini dikkatle izliyorum.

                     Her şeyden önce takımı 3. ligde bu sezon şampiyon yapıp önce 2. lige ve hemen ardından 1. lige çıkarmak istiyor. Yatırımları bu doğrultuda yapıyor. İki etaplı ve uzun süreli hazırlık kampı yapılmasını sağlayarak, fazlaca yapılan oyuncu transferi ve yepyeni kurulan bir takımın uyum sürecinin çabuk aşılmasını istedi. Şimdilik teknik detaylara, yapılan transferlere, hoca seçimine girmek istemiyorum. İleride bunlarla ilgili fikirlerimi de kamuoyuyla mutlaka paylaşacağım.

                      Önemli denilebilecek hazırlık döneminden sonra sezon 3 hafta önce nihayet başladı ve ilk üç maçta 4 puan elde edildi. Olabilir, futbol zor ve sürprizlere açık bir oyundur. Uzun bir yola çıkıldığı için, ileride bu kayıpların telafisi mümkündür. Takımı çıplak gözle izleme şansı bulamadığım için de fazla yorum yapma durumunda olamıyorum. Aslında bu köşe yazımda değinmek istediğim konu Başkan Bolat’ın kendisi ve söylemleriydi. Kendisiyle ilgili bilgileri ve İskenderunspor FK‘yle alakalı heyecanlarını yukarıda zaten yazdım. Bir de yaptığı açıklamalar ve vaatler var ki asıl onları dikkatle izliyorum.

                      Evvela şunu belirtmeliyim ki İskenderun’a profesyonel bir futbol kulübü kazandırıldı, evet. Bu çok güzel bir şey. Kazandıranlara ve emeği geçenlere teşekkür edildi. Daha önce de defalarca kez teşekkür edilmişti. Lakin sadece kazandırmak yetmiyor. Kulübü bu şehre kazandıran arkadaşlar, harcadıkları paraları fazlasıyla geri alarak ve bu işten kâr sağlayarak gittiler. Asıl önemli olan; şu anki başkanın yaptığı gibi kulübü sağlam bir zemine oturtma çabası olmalıydı ki bunu görememiştik. Dernekler kanunu yapısının sıkıntılı olduğu bir gerçek. Ülkeye mal olmuş büyük kulüplerin dışında kalan kulüplerin şahıslar tarafından satın alınması ve şirketlere dahil edilmesi fikrini hep savunmuşumdur. Çıkar gruplarının önüne ciddi bir engel koyma durumu olduğu için, bu yapı ülkemiz için de “bence” en doğru olanıdır.

                   Tekrar Başkan Hakan Bolat’a gelecek olursak; yaptığı son basın toplantısında, bazı söylemlerden rahatsızlık duyduğu ortada. Bu konularda daha önce defalarca kez açıklama yaptığını söylemesine rağmen, her seferinde aynı soruların sorulmasından muzdarip.  “Bana sürekli paramın kaynağını soruyorlar.’’ , “Bu kadar parayı neden harcıyorsun?” , “Kara para mı aklıyorsun?” diyorlar.   “Gelecekte siyaset mi yapacaksın?” gibi sorulara sürekli muhatap olmak zorunda kaldığını söylüyor. Bu durumdan büyük rahatsızlık duyduğu ortada.  Benim kendisine naçizane tavsiyem ise, bu soruların hiçbirine cevap verme zorunluluğunun olmadığı gibi, bu durumlara kulaklarını tıkaması gerektiğidir.

                     Hakan bey, bu sorular size sorulabilir, bu gayet normaldir. Ama hiçbirine cevap vermek zorunda değilsiniz. Geçmişte, kulübün gelecekteki işleyişiyle ilgili, bazı durumlarda vefalı olma ve vefa göstermeyle ilgili söylemlerinizde ufak tefek çelişkiler göstermiş olsanız da, bunların kabullenilebilir hatalar olduğunu ve bizim asıl büyük fotoğrafa baktığımızı belirtmeliyim. 

                     Öncelikle İskenderunlu bir spor adamı olarak, kulübün gerçek bir kurumsal yapıya kavuşması için yaptığınız çalışmalar ve altyapıda hedeflediğiniz çizgiye gelmek için göstermiş olduğunuz çabadan dolayı sizleri tebrik ediyorum. Hem Büyükşehir Belediyesi hem de İskenderun Belediyesi katkılarıyla arıtma alanı içerisinde yaptırdığınız futbol antrenman sahası, kondisyon merkezi ve konaklama binasının yeniden elden geçirilmiş olması, çok önemli bir hizmet. Bu şehrin takımının kurulduğu günden bugüne kadar tarihinde ilk defa kendine ait bir antrenman sahası ve kondisyon merkezi oldu. Sizden çok daha fazla para harcayan yönetimler bile bunu yapamamıştı. Ya 5 Temmuz Stadı? Çöplük olmuş bir harabenin bu yeni haline dönüştürülmesi inanılmaz bir iş. Yıllar önce ve son olarak İsk. Demirçelikspor yöneticileri tarafından geniş ve kapsamlı bir şekilde elden geçirilen stada, birkaç kez de İskenderun Belediyesi göstermelik dokunmuş ve daha sonra da kaderine terk edilmişti. Bu tarihi döküntü stadı, kapalı tribün de dahil olmak üzere, tuvaletlerine kadar yenilemiş ve ayağa kaldırmış olmanız adeta bir mucize.

                   Siyasilerin ve bu şehre hizmet ettiklerini söyleyenlerin bugüne kadar futbol ve İskenderunspor adına yapamadıklarının sizin tarafınızdan hayata geçirilmiş olması inanılmaz bir enerji gerektiriyor. Bu enerjinin sizlerde olduğunu gözlemliyoruz. Tesisler dışında şahsi arkadaşlığınızın avantajını kullanarak da olsa, Jan Olde Riekerink gibi altyapıda dünya markası olan bir teknik direktörü İskenderun’a getirmiş olmanız da nasıl bir övgüyü hak ediyor inanın bilemiyorum.

                    Sayın Bolat, bu kulüp sizin. İstediğiniz tasarrufu yapabilirsiniz. Bizim gibi sporseverlerin amacı üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil. Bu doğrultuda bu kalıcı hizmetleri yaparken, para da kazanacaksınız, kazanmalısınız da. Yoksa  bu değirmenin suyu nereden gelecek? Amaçlarınızdan biri de zaten bu olmalı. Neticede bu kulüp, şirketlerinizin işletmelerinden bir tanesi. ‘’Amacım para kazanmak değil.’’ derseniz bu biraz gülünç olur. Bunun dışında siyasetin, siyasetçinin ve şehri yönetmeye çalışan dinamiklerin yapamadığını yapmayı başarabiliyorsanız şayet, pekâlâ ileride siyaset de yapabilirsiniz, bu son derece doğal. Gerçekçi ve hizmet yapacağına inanan her Türk vatandaşının bu göreve talip olması gayet normal. Şu anda size destek veren siyasetçileri kızdırmamak için ve onlarla aranızın açılmasına neden olmamak için her seferinde ‘’Benim öyle siyaset yapma gibi bir durumum yok.‘’ gibi açıklamalarınızı anlayabiliyorum. Bu açıklamalarınızın samimiyetine de inanıyorum ama kimseye de, özellikle de siyasetçilere yaranma gibi bir çabanın içine de girmeyin. Bu şehrin futbolunda bugüne kadar hiç kimsenin yapamadığı kalıcı hizmetleri yapmayı başarmaktasınız. Siyasileri herkes bir gün unutur; ama sizin isminiz emin olun hep anılacaktır.

                 Yolunuz açık olsun. Vadettiklerinizin büyük bölümünü hayata geçirmiş durumdasınız. Kurumsallaşma ve marka olma yolunda yaptıklarınızın arkasındayız. Kulübün işleyişini, kulübü basmaya cüret eden taraftar olduğunu sananlarla değil, gerçek İskenderunspor sevdalısı taraftarlar ve İskenderunlu spor sevdalılarıyla birlikte sürekli değerlendirip, bazen olumlu bazen de olumsuz eleştirilerimizi mutlaka yapacağız. Kulüp sizin şirketinizin bir parçası olsa da  İskenderun’u ve halkını temsil etmektedir. Bizlerde doğal olarak bu hakkımızdan doğan sebeplerden dolayı yeri geldiğinde eleştirilerimizi yapacağız.

                       Sakın pes etmeyin. İskenderun zor bir yerdir. Gereksiz konulara kulaklarınızı tıkayın ve sizi yıldırmalarına izin vermeyin. Şimdiye kadar göstermiş olduğunuz çabalardan dolayı sizleri tekrar tebrik ediyorum. Umarım bu kadar yatırımdan sonra, amaçladığınız hedefte başarılı olur ve İskenderun halkına tekrar o eski heyecanlı atmosferleri yaşatırsınız.