Evimizde artık sadece bilgisayarlar ve telefonlar yok. Akıllı televizyonlar, robot süpürgeler, prizler, kameralar, hatta sesli asistanlar günlük hayatımızın bir parçası oldu. Bu cihazlar hayatımızı kolaylaştırıyor. Ama beraberinde pek çok güvenlik riskini de getiriyor.
Bu cihazlar aslında bizim düşündüğümüzden çok daha fazla veri topluyor. Örneğin bir bebek kamerası evimizin içini anlık olarak kayıt altına alabiliyor, bir akıllı priz hangi saatte hangi cihazı kullandığınızı kaydediyor. Sesli asistanlar ise sürekli olarak “dinleme” modunda oldukları için, farkında olmadan kişisel konuşmalarımıza dair veriler depolanabiliyor.
Peki, bu veriler nerede, nasıl saklanıyor ve kimlerin erişimine açık? Eğer doğru önlemleri almazsak, bu cihazlar birer kolaylık yerine ciddi bir güvenlik açığına dönüşebilir. Kullanıcı veri sahibi olarak bizim de yapabileceğimiz basit ama etkili adımlar var:
Cihazların yazılımlarını mutlaka güncel tutmalıyız.
Fabrika ayarıyla gelen şifreleri veya parolaları mutlaka değiştirmeli, güçlü parolalar kullanmalıyız.
Akıllı cihazlarımızı evde kullandığımız ana internet hattından ayrı bir “misafir ağına” bağlamak çok faydalı olabilir.
Uygulamalara yalnızca gerekli izinleri vermeliyiz.
Unutmamak gereklidir ki çoğu zaman sorun teknik bilgi eksikliğinden değil, “nasıl olsa bana bir şey olmaz” düşüncesinden kaynaklanıyor. Oysa küçük görünen bir güvenlik açığı, büyük sonuçlara yol açabiliyor.
Akıllı cihazlar evimizi daha konforlu hale getiriyor olsa da bazı güvenlik önlemlerini uygulamadığımız da ne yazık ki evimizin kapısını dijital tehditlere de açmış oluruz.
Güvenli kalın...