Tuttuğu ve kurtaramadığı Eli ölümsüzleştirdi!

Oturduğu kiralık evinin depremden dolayı yıkılan sanatçı Erdoğan Akın, Modern evler Konteyner kentte hayatını sürdürürken, boş da durmadı, vatandaşların özellikle de çocukların psikolojisini düzeltmek için fırçasını konuşturuyor. Konteynır kent sakinleriyle zaman geçirirken birbirinden güzel ve renkli eserler ortaya çıkaran Erdoğan Akın, bazen konteyner kentin duvarlarına, bazen taşlara figürler çizerek hem kendini hem de konteynır kent sakinlerini rehabilite ediyor.

Konteynırların duvarlarına, kuş, böcek, ağaç çizen sanatçı Erdoğan Akın, 6 Şubat’ta bir vatandaşı enkazdan çıkardığı, ancak kurtaramamanın acısıyla beynine kazınan, tuttuğu elin heykelini de yaparak depremle ilgili birçok mesajlar veriyor.  

Herkes gibi kendisinin de asrın felaketinden ağır hasarlar aldığını ve psikolojisinin bozulduğunu, yerleştiği kampta fırçasıyla çevreye moral verecek dokunuşlar yapmaya çalıştığını ifade eden sanatçı Erdoğan Akın, “O süreçten sonra konteynırda yaşamaya başladık. Depremden sonra binada zaten yaşayamam. Bu psikoloji içerisinde benim gibi yaşayamayan o tedirginlik o korkuyu yaşamış insanlar var. Konteynır bizim için iyi oldu” dedi.

Konteynerde lüks bir hayatı değil ancak sağlıkla yaşamlarını sürdürdüklerini belirten Erdoğan Akın “Burada toplumsal bir yaşantıyı öğrenmek zorunda kaldık. Seçemiyorsunuz komşunuzu. Ama burada insanlar bir birlerini tanıya tanıya güzel bir kardeşlik gelişti. Ben de bu çerçevede buraya bir güzellik yapmak istedim. Gerek kendi konteynerımı gerek etraftaki dostlarımın konteynerlarını ne kadar param varsa boyamı alıyorum duvarlarını süslemeye çalışıyorum. Aslında benim işim bu fakat sanat böyle bir şey işte” diye konuştu.

TUTTUĞU ELİN ACI HİKÂYESİ VAR

Konteyner kentin bir kenarına yaptığı enkazdaki eli heykelinin hikayesini de anlatan sanatçı Erdoğan Akın “Bu el, bu konu benim için önemli. Bu eseri yapayım ki insanlar unutmasın istedim. O an unutulmamalı. 6 Şubatta deprem yaşadık. Bu resmi yapmamamdaki neden yaşadığım anıdır. Depremin ilk olduğu dakikalarında 4.17 de yaşadık. Ben dışarıdaydım. O sırada enkazın içinde dışarıya çıkmış bir kol gördüm.  Enkaz dışındaki eli tuttum. Mümkün değil kaldırmamız zaten vinç yok orada, telefonlar kitlenmiş, yarım saat 1 saat uğraştım kurtaramadım. Ben o kişinin öldüğünü bir ay sonra öğrendim. Bu benim için çok acı bir anı oldu. Elimi tutuyor, ben de tutuyorum. Sıcacık elleri onun için benim için anısı büyük. Ben unutmadım depremi. Rabbime şükürler olsun bize bu hayatı tekrar bağışladı. Hayat bir şekilde gidiyor. Deprem, insanlık için, özellikle 11 vilayette yaşayan kardeşlerim için bir milattır” şeklinde konuştu.

AKIN KONTEYNIR KENT

SAKİNLERİNİ REHABİLİTE EDİYOR…

Konteynır kentin, kendisinin ve burada bulunan herkese ait olduğu vurgusunu yapan Akın şunları söyledi: “Fırçamla hem kendimi hem de komşularımı rehabilite etmeye çalışıyorum.  Çünkü burası benim yerim, bizim yerimiz diyorum. İkincisi burada bulunan insanları sosyal hayata intibak olmaları için özellikle çocuklara bakın, burada köpek figürleri var, kus, kedi figürleri var. O çocuklar buraya gelip onların sosyal hayatta kalması beni mutlu ediyor. Hayat, sevdirmekten ibaret aslında. Sanat sevdirmenin adıdır aslında. İnsanlar gelip gördüler çokta hoşlarına gitti aslında. Bizim Modern evler konteynırı değil tüm İskenderun’da bulunan konteynır kentlere esasında yerel yönetimler şunu yapmalı; burada esasında her bir konteynırın ön kısmına, çiçektir, böcektir, renkli renkli desenlerdir, güzel sanatlarda bulunan kardeşlerimize vererek çizmelerini sağlasınlar. İskenderun’da ne güzel sanatçı kardeşlerimiz var. Her kente farklı sanatçıyı görevlendirerek hem ayakta durmaları sağlanacak hem de buradaki psikolojik yükseliş en büyük kar değil midir?”