Siz de çevrenizde;  ne yaşarlarsa yaşasın hayat ışıkları sönmeyen, zorlukların  yıkamadığı,  ‘amaan boşver bir çay koy da içelim ‘ diyen o enerji pompası kişilerle karşılaşmışsınızdır. Eğer karşılaşmadıysanız, iyi haber! Ben karşılaştım… Onların neden bu kadar ‘kafası rahat’ olduklarını araştırdım ve işte şimdi de sizinle paylaşıyorum;

Bu konuyla ilgili uzun zamandır dikkatimi çeken bir düşünce altyapısı var:
"Pozitif Düşünce Sistemi".

Bu sisteme göre (ki bence de çok doğru), ne düşünüyorsak onu yaşama ihtimalimiz artıyor. Düşüncelerimiz hayatımıza sirayet ediyor. Olaylara negatif pencereden bakan insanların hayatları; aksiliklerden, pürüzlerden ve olumsuzluklardan kolay kolay kurtulamıyor. Pozitif düşünen insanlar ise daha mutlu, problem çözme becerisi daha gelişmiş ve işleri daha çok yolunda giden bireylere dönüşüyor.

Kişisel gelişimciler bu durumu  "çekim yasası" diye tanımlıyor.. Yani düşündüğün şeyi hayatına çekiyorsun diye açıklıyorlar. Fakat ben bu yaklaşımı, kadim kültürümüzün bize bıraktığı muhteşem öğretilerle yorumlamayı tercih ediyorum.

Mevlânâ'nın şu dizeleri fikrimi destekliyor:

“Sen düşünceden ibaretsin kardeşim. Geriye kalan et ve kemiksin. Gül düşünürsen gülistanlık olur hayatın; diken düşünürsen dikenlik olur her yanın.”

Bu konuyla ilgili yine kutsi bir hadiste;

İyi zanda bulunmak (olumlu düşünmek) ibadettir."  der.

Büyük şair Yunus Emre’ye atfedilen;

"İnsan, kalbiyle kaderini şekillendirir." vecizesini de buraya ekleyerek kadim kültürümüzün  bizi pozitif düşünmeye yönlendirdiğine dikkat çekmek istiyorum.

 Sonuç olarak, ister kişisel gelişim diliyle “çekim yasası” deyin, ister kadim öğretilerle yaklaşın… Hepsi aynı kapıya çıkıyor:

Düşüncelerimiz ve  yaşamımız paralellik gösteriyor..

Hayatımızda aksilikler üst üste geliyorsa şapkamızı önümüze koyup neyi düşündüğümüzü, niye düşündüğümüzü gözden geçirmek gerekiyor belki de.

-Sevgili Dostlarım;

 Güzeli umalım, umduğunuzdan daha güzelini bulalım…

Kayseri Melikgazi'den Anneler Günü şenliği Kayseri Melikgazi'den Anneler Günü şenliği