Doç. Dr. Atilla Çifter, Para Politikası Kurulu karar özet metninde hem resesyon endişesi hem de enflasyon endişelerinin dikkat çektiğini ifade etti. Doç. Dr. Atilla Çifter, Faiz indirim kararında resesyon endişesinin öne çıktığını belirterek, “Sanayi üretim ve kapasite kullanım oranlarında daralma başlamış durumda ve tek hane politika faizinin bu daralmayı durdurabileceği düşünülüyor olabilir.” değerlendirmesini yaptı. Diğer yandan tüm enflasyon seviyelerinin tek hane politika faizi ile uyumsuz olduğuna işaret etti. Atilla Çifter, “TÜFE yüzde 85,51, ÜFE yüzde 157,69, Tarım-ÜFE yüzde 163,32, Yurt Dışı-ÜFE yüzde 117,04. Enflasyon ile ilgili olumlu parametre daha çok Aralık 2022-Şubat 2023 aralığında gerçekleşecek baz etkisi ile beklenen düşüş olabilir. Ancak Şubat 2023 sonrası para politikası kontrolünde olmayan enflasyon beklendiği kadar gerilemeyecektir.” açıklamasını yaptı.

TCMB’nin döviz rezervi seçime kadar yeter mi?

Atilla Çifter, döviz kurunun faiz indirimlerine olan tepkisinin Ekim 2022’den itibaren çok sınırlı olduğunu kaydetti. Bu nedenle kurun döviz satışları ile kontrol edilme payının çok yüksek ve bu sürdürülebilir gözükmediğini söyledi. Atilla Çifter, TCMB’nin satılabilir döviz rezervinin seçim dönemi olan 2023’ün ikinci çeyreğine kadar yetip yetmeyeceğinin belirsiz olduğunu işaret etti. Döviz kurunun sabit tutulmasıyla KKM girişlerinin de durduğunu ifade eden Atilla Çifter, bu durumun KKM’nin de sürdürülebilirliğini riske attığını değerlendi.

Atilla Çifter son olarak, “Politika faizinin piyasa faizlerine yansıması ise faiz indirimlerinin başladığı Kasım 2021’den itibaren gerçekleşemedi. Ticari kredi ve tahvil faizlerinde bankalara tahvil alımı yaptırımı ile gerileme gerçekleşirken, mevduat faizlerinde artış eğilimi sürüyor. 1-3 ay arası mevduat faizleri yüzde 21’I aşmış durumda. Faiz oranlarının bu derece ayrışması politika faizinin makro denge ile uyumsuz noktaya çekildiğini gösteriyor.” açıklamasını yaptı.

Editör: TE Bilisim