Sağlık

Her 6 saniyede bir kişi diyabete bağlı hayatını kaybediyor"

Batıgöz İskenderun Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Hakan Özdemir dünyada 9-10 aralığında görülen diyabetin Türkiye’de ise 12-14 seviyelerinde olduğuna dikkat çekerek her 6 saniyede bir kişinin diyabet hastalığına bağlı olarak hayatını kaybettiğini söyledi.

Halk arasında ‘şeker hastalığı’ olarak bilinen diyabet hakkında açıklamalarda bulunan Batıgöz İskenderun Cerrahi Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Özdemir; dünyada her 11 insandan bir tanesi diyabet hastası iken, Türkiye’de de her 7 kişiden birinde diyabet, her 3 kişiden birinde ise halk arasında ‘gizli şeker’ olarak bilinen prediyabet olduğuna işaret etti. 

 

Diyabetin görülme sıklığının hamur ağırlık beslenme alışkanlıklarının yoğun olduğu bölgemizde daha fazla olduğunu da ifade eden Dr. Özdemir; “Beslenme alışkanlıkları çok önemli. Özellikle hamur işi yeme, hareketsiz kalma, hazır gıdalar, fastfood alışkanlığı, bunlar hep diyabeti tetikleyen şeyler. Özellikle pandemi döneminde görülme sıklığı arttı” diye konuştu.

 

Diyabetin, pankreasın, kan şekerini düzenleyen bir hormon olan insülini yeterli üretemediği ya da üretilen insülinin kullanımında bozukluk sonucu oluşan kandaki şeker düzeyinin yükselmesiyle gelişen süreğen (kronik) bir hastalık olduğunu hatırlatan Özdemir “Tip 1 diyabet (insüline bağımlı diyabet), Tip 2 diyabet (insüline bağımlı olmayan diyabet), Gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti), Diyabet hastalarının çoğunu tip 1 ve tip 2 diyabet oluşturmaktadır. Diyabetin sık görülen belirtileri ağız kuruluğu, çok su içme, çok idrara çıkma, normalden fazla yemek yeme veya iştahsızlık, halsizlik, çabuk yorulma. Daha az görülen belirtiler ise bulanık görme, açıklanamayan kilo kaybı, inatçı enfeksiyonlar, tekrarlayan mantar enfeksiyonları, el ve ayaklarda yanma donma ve kaşıntı olabilir” şeklinde konuştu.

 

Dr. Özdemir, fazla kilolu insanların, birinci ve ikinci derece yakınlarında diyabet bulunan kişilerin, doğum tartısı 4.5 kg veya üzerinde olan bebek doğuran veya daha önce gebelik diyabeti tanısı almış kadınların, hipertansif bireylerin, kolesterol seviyesi yüksek olanların, polikistik over sendromu (PKOS) olan kadınların, kalp damar hastalığı bulunanların, düşük doğum tartılı doğan kişilerin, hareketsiz yaşam süren veya fizik aktivitesi düşük olan kişilerin, doymuş yağlardan zengin ve posa miktarı düşük beslenme alışkanlıkları olanların diyabet hastalığı geliştirme riski yüksek bireyler olduğunu vurguladı.

 

Diyabet tanısının açlık kan şekeri, HbA1C ölçümü ve şeker yükleme testi yapılarak konulduğunu belirten Dr. Hakan Özdemir, diyabetin tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu sözlerine ekleyerek “Diyabet (Şeker Hastalığı) tedavisinde amaç kan şekerinin normal düzeylere indirilmesi ve hastalığın bilinen diğer zararlı etkilerini en alt düzeye çekmektir. Öncelikle diyabet hastasının hastalığı kabul etmesi gerekli. Diyabet tedavi edilebilir ancak ömür boyu süren bir hastalıktır. İlk başta beslenmemizi düzenliyoruz. Beslenme en önemli tedavidir. Diyetimize uymazsak şekerimiz düzelmez. Her şeker hastasının kendine özgü bir diyeti vardır. Kilolu hastanın diyeti farklıdır, zayıf hastanın diyeti farklıdır. İkinci aşamada egzersiz çok önemli. Gün aşırı 45 dk’lık, normalden biraz hızlı olan yürüyüşleri diyabete iyi gelir. İlaç olarak da ağızdan alınan ilaçlar ve iğne olarak kullanılan insülinler vardır. Tip 2 diyabetli hastalarda hem ağızdan verdiğimiz haplar hem insülin tedavisi verebiliyoruz. Ama Tip 1 diyabetli hastalar sadece insülin kullanmak zorundalar. Diyabet hastası kontrollerini 3 ayda bir mutlaka yaptırmalıdır” şeklinde konuştu.