Eğitim-Sen İskenderun Şube Başkanı Halis Keleş, Türkiye’de Milli Eğitimin ezberci sisteme dayalı, üniversitelere girebilmeyi ise dershanelere mahkum kıldığını, asıl tehlikeninmüfredatın hazırlanmasında olduğunu öne sürdü. Türkiye’de Eğitim müfredatının bilimsel verilere göre hazırlanırsa, laik bir eğitim nitelikli bir eğitim anlayışı ile yapılması halinde tehlike olmayacağını vurgulayan Eğitim-Sen Şube Başkanı Keleş “İyi bir eğitim sistemini kurulması için akademisyenler, bilim adamları, öğretmenler ile velilerin de yer aldığı geniş kesimlerin katılımcılığıyla oluşturulabilir. Bunlardan uzaksa paralı eğitimi öne geçiriyorsa o zaman tehlike buradadır” dedi. 150 BİN ÖĞRETMEN AÇIĞI VARTürkiye de bilinçli bir şekilde öğretmen sayısı azaltılmak istendiğini savunan Eğitim-Sen Şube Başkanı Halis Keleş “120 bin öğretmene ihtiyaç var deniyor. AB standartlarına göre Türkiye de sınıflar 30 kişilik normal eğitime geçilecek olursa, 150 bin öğretmene ihtiyaç var. Ama 9 binin üzerinde öğretmen alındı. Eğitim fakülteleri başta olmak üzere mezun olan öğretmenlerin sayısı 50 bin civarında açıkta kalan 40 binin üzerinde öğretmen boşta. Bu ne demek devlet rekabeti ortamı oluşturmak için bu açığı yaratıyor. Çalışanlar arasında rekabeti yaratmak için yapılan bu uygulama özel okullar ve dershaneler için kullanılıyor” şeklinde konuştu. AVRUPA’DA DERSANE YOK Avrupa’nın hiçbir ülkesinde özel dershane sisteminin bulunmadığının altını çizen Keleş“Bu sistem Türkiye de var. Bunun nedeni okullarda verilen eğitim üniversiteyi kazandıracak şekilde olmadığıdır. On bir yıl boyunca öğretim kurumlarında test üzerine bir gelişme çalışma olmamaktadır. Bugün büyük kentlerde dershane ücreti 3-4 milyardır. İskenderun’da ise l milyar 200 milyon civarında altı ay gidiyor öğrenci ayda 200 milyon ödeme yapması gerekiyor. İşsizleri bir tarafa bırakalım, 300 milyon lira asgari ücretin olduğu ülkemizde asgari ücretli bir aile çocuğunu nasıl göndersin. Test kitabının maliyeti 25 milyon nasıl alsın. Devlet okullarında eğitim verenlerde zor durumda kalıyor. Sonuçta çocuğunun dershaneye gönderme zorunluluğunu aile hissediyor” dedi.Dershaneler ile özel okullarda çalışan eğitimci kadrosunun çok olması nedeniyle haksızlıklara uğradıklarını da ifade eden Keleş şunları söyledi; “ Bu özel kurumlar eğitimciyi l yıl seni deneme sürecine tabi tutmakta. Asgari ücret vererek, resmi belgelere de dayandırmadan staj görme teklifiyle iş başvurusunu kabul eden kurum, memnun kalırsa yılsonunda sözleşme imzalıyor. Aynı zaman fes etme imkanına sahip olan dershane yönetimleri ağır çalışma şartlarını da getiriyorlar. Bu olumsuz şartları ortadan kaldırmak çalışanların haklarını verebilmek için bu tür çalışan eğitimci arkadaşlarımızın örgütlenmesi gerekir.. Büyük illerde bu sorunla ilgili, sözleşmeli çalışan eğitimcilere karşı örgütlenme çalışmaları başladı. Her yıl mezun olan binlerce eğitimci kadrosunun çokluğundan dershaneler faydalanmaktadır. Denetim Mekanizmaları işletilmiyor”
Editör: TE Bilisim