Geçen haftaki toplantıda Komisyon üyesi CHP Hatay Milletvekili Suzan Şahin’e komisyonda söz verilmemesi üzerine çıkan gerginlik sonrası komisyon başkanı AKP Malatya Milletvekili Öznur Çalık’ı protesto ederek toplantıyı terk eden CHP’li kadın milletvekilleri, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na da durumu bildirerek komisyonun amacından saptırıldığını söyleyerek komisyondan süresiz çekilme kararı aldı. 'Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Belirlenmesi' Araştırılması Komisyonu CHP üyeleri Suzan Şahin ve Gamze Taşçıer komisyonda okunan ortak bildiri sonrası komisyon salonunu terk etti.

Suzan Şahin, Gamze Taşçıer, Aysu Bankoğlu ve Neslihan Hancıoğlu’ndan oluşan CHP heyeti 7 maddede sıraladıkları gerekçeleriyle komisyonun amacından saptırıldığını söyleyerek bundan sonraki toplantılara katılmayacaklarını açıkladı.

CHP’li kadın vekiller şunları söyledi: “Türkiye’de maalesef kadına yönelik şiddet ve kadın cinayeti vakaları her geçen gün artmakta, kadınların yaşam hakkına yönelik topyekün bir saldırıya dönüşmektedir. Bizler de bu konuda, uygulamada eksiklikler olduğunu her fırsatta dile getiriyor ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin görev üstlenmesi gerektiğini ifade ediyorduk.

Bu komisyon kurulduğunda da kadına yönelik şiddet karşısında, uygulamada var olan eksiklere dönük demokratik bir ortamda, karşılıklı istişare ile çözümler üretileceğine olan inancımızla bu komisyona katıldık. Ancak komisyon kurulduktan kısa bir süre, AKP Genel Başkanı’nın bir gece yarısı hukuksuz ve Meclis iradesini yok sayarak İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı alması bizleri endişelendirdi. Süreç içerisinde komisyonda karşılaştığımız tutum ve gidişat maalesef bu endişelerimizi haklı çıkardı.”

Dolayısıyla bugüne kadar yapılan her toplantıda;

1) Müzakare ortamının oluşmaması adına Komisyon Başkanı’nın ısrarlı bir çaba içerisinde olması ve komisyon çalışmalarının monolog şekline indirgenerek, kısaca, “sorunu sor cevabına yorum yapma” şeklindeki Meclis Araştırma Komisyonu mantığına ters işleyişteki ısrar.

2) Komisyon takvimi ve işleyişinin ısrarla bizlerle paylaşılmaması, daha ilk toplantıdan itibaren usul ve süreçle ilgili taleplerimizin göz ardı edilmesi.

3) Bir Baro Başkanının bu Meclis çatısı altında, seçilmiş milletvekillerine yönelik hakaret içeren ve kendince had bildirmeye dönük sözlerine Komisyon Başkanı’nın gerekli tepkiyi göstermemesi ve ısrarlı çağrılarımıza rağmen özür dilemeye davet etmemesi, Meclis’in itibarına ve milletin iradesine yönelik bu saldırının göz ardı edilmesi.

4) Konuşma sürelerimizin sürekli kesilmeye çalışılması, gerek sunumlarla ilgili gerekse de kadına yönelik şiddetin sebepleriyle ilgili genel fikir ve görüşlerimizi ifade etme çabamızın Komisyon Başkanı tarafından ısrarla engellenmesi.

5) Komisyon Başkanının, komisyonda sunum yapan davetlilere yönelttiğimiz sorular üzerine, hangi sorularımıza cevap verilip verilmemesi yönünde kendince telkinde bulunuyor olması ve bu tavrını ısrarla sürdürüyor oluşu.

6) Komisyona katılan Bakanlık ve kurum temsilcilerinden yazılı gönderileceği söylenen ve hatta geldiği de ifade edilen, ancak Komisyon Başkanı tarafından bir türlü tarafımıza ulaştırılmayan ve gündemin soğutularak verilen cevapların güncelliğini kaybetmesine yönelik çaba içerisinde olunması.

7) Farklı görüş olmanın da ötesinde, çok eşliliği ve 15 yaşında çocukların evlenmesini savunan, İstanbul Sözleşmesi’nin de ötesine geçerek Lanzorette Sözleşmesi’ni dahi tartışmaya açan, evrensel temel insan haklarından rahatsız olduğunu ifade eden, 6284 sayılı kanunun kaldırılması konusunda talepleri yönelten kişilerin Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılması ve Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesiyle ilgili bir komisyona davet edilmesi, başlı başına bu komisyonun varlığına ve üyelerine hakarettir. Bu kişilerin buraya davet ediliyor olması, komisyonun kadına yönelik şiddeti araştırma maksadı olmadığının açık göstergesidir. Komisyonda bu yönde ifade edilen sözlerin Cumhur İttifakı üyeleri tarafından olağan ve normal karşılanması da komisyonun ne amaçla kurulduğunu ve sonucunda neyin hedeflendiğini göstermektedir.  

Sonuç olarak;

Komisyon kurulurkenki beklentilerimizin maalesef gerçekleşmediğini görüyoruz. Kadına yönelik şiddetle mücadele için kurulan bir komisyonda, evrensel temel insan haklarını savunmak durumunda kaldığımız ve kadının ikinci sınıf insan olmadığını ifade etmemizin gerektiği bir konuma gelmekten üzüntü duyuyoruz. Dolayısıyla bizim için bu komisyonun işlevi, kadına yönelik şiddetle mücadeleden ziyade, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma rezaletini gölgelemektir. Cumhur İttifakı’nın bizleri figüran haline getirme çabası içine girerek, kendi gündemlerini tatbik etmek ve sonuç olarak Komisyon raporunda da Sözleşmeden çıkmayı meşrulaştırmaya dönük bir girişim içerisinde olduğunu görüyoruz.

Dolayısıyla biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bugün itibariyle komisyondan çekiliyoruz. Detaylı açıklamamızı yarın kamuoyu ile paylaşacağız. Biz bu komisyondan çekilirken şunu da altını çizerek ifade ediyoruz, bu toplumda her bir kadın eşit, özgür bireyler olana, insan haklarına uygun, yaşanabilir bir Türkiye kurulana kadar mücadelemiz devam edecektir. Bu kararlı mücadelemiz, İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz çıkma kararının yürürlüğe gireceği 1 Temmuz’dan önce de sonra da sürecektir.’’

Editör: TE Bilisim