Bir Gülüşün Yeter

Dağınık… Zaman, kelimeler, hatıralar, her şey dağınık… Her bir şey bir köşeye savrulmuş gibi.

Kelimeler dizilemez. Cümleler tamamlanamaz. Dağınık kalır.

İçinden bir şey söylemek istersin, cümleye dönüşmez.

Dünya bir farklı döner. Başka bir eksende gibi…

Hava değişir. Her şey ağırlaşır. Her yeri gürültü kaplar.

Hayat durur. Karmaşıklaşır.

Karanlık basar.

Zaman durur. Nerede başlar, nerede biter bilinmez.

Dil susar, kalp konuşmak ister.

Bir düşün peşinden gidersin, uyanmak istemezsin.

Ama gerçek, sabah gibi gelir.

Anlam kaybolur.

Ruhun boşlukta kalır.

Kalabalıkta yalnızlık içinde kalırsın.

Sesler çoğalır ama sen duymazsın.

Dakikalar değil, duygular geçmek bilmez.

Bir kelimenin ağırlığı bir ömür olur.

Bir bakışın yankısı, sessizliğe dönüşür.

Adını anmak değil mesele, varlığının yüreğimde bıraktığı iz…

Sessiz ama bilinmeyen bir not gibi…

Sessiz bir ezgi gibi…

Henüz bestelenmemiş, ama hep duyulan bir melodi gibi.

Her şeyin ortasında bir eksik gibi.

Eksik, ama tamamlayan.

SONRA…

Bir gülüş gelir.

Öylece, gelişigüzel, sebepsiz.

Ve o gülüşle tüm dağınıklık toparlanır.

Zaman yeniden akar.

Cümleler sıralanır, düzelir, nefes rahatlar.

Hayat yeniden başlar.

Karanlık aydınlığa döner.

Karmaşa kaybolur.

Ve yeniden var olursun.

Bir gülüşün olur, düzen bozulur, dünya yeniden kurulur.

“Bir gülüşün yeter” olur.

***

Sevgiyle kalın…